Showing posts with label Balkon. Show all posts
Showing posts with label Balkon. Show all posts

Monday, July 31, 2023

Yürüyüşün Tadını Özlüyorum - Gölgeler Birbirine Girdi - Tam Dört Taneydiler

 Yürürken eve varmak istemiyorum ama eve varmak için yürümeye başladım. Yine de eve varınca sadece yürüyüşün tadını özlüyorum. Rüzgarlı bir yere, rüzgarın olmadığı bir yere varmak için gidiyor, rüzgarlı yolu, rüzgarın dindiği yere varmak için yürüyorum. Rüzgarın dindiği yerde, diniyorum. İşte seninle böyleyim. Sende dinmek için sana bir türlü varamadığım bir yolda, sana varmak için debeleniyorum. Sana varıp biraz olsun dindiğimde kollarında fark ediyorum aslında orada olmadığını.

Bul beni, dinelim.

Hiçbir şeyi bitiremiyorum. Günü bitirip uyumayı bile beceremiyorum. Bunu içimde bitirip gidemiyorum. Artık rüzgarlı yolda yürüyemiyorum. Çünkü gökyüzünü gördüm.

Gökyüzünü mü gördün?

Küçük evde büyük ev açmak gariptir. Küçük evde büyük ev açabilir mi sahiden insan? Sorgulamak haksız değil, şüpheye düşmek de. Halbuki o küçük eve kendisiyle beraber tam yüz yirmi altı yıl yüküyle dört sıkışık ruhu sığdırmıştık. Salon büyümüş büyümüş pencereyi yarıp balkona taşmıştı. Balkonda bir gariplik var. Gökyüzü o balkona çok yakın. Sadece altıncı katta olmasına rağmen. Kimilerinin gökdelenleriyle delemediği o gökyüzünü altıncı kattaki o daracık balkon deliyor. O balkondaki herkes kendini bulup içine saklanmak istiyor. Her biri de dört bir yanından aynalarla çevrelenmiş, bu aynalardan ürküp ürkmeyeceklerini tartmaya çalışıyorlar. Balkon göğü deliyor ama. Gökdelenlerin delemediği göğü deliyor. Adım attıkları an kafaları gökyüzüne çıkıyor. Şaşırıyorlar tabii. Gökyüzü nasıl bir balkona bu kadar yakın olabilir? Belki de gökyüzüne yakın olan balkon değil, kafandır. Diğer balkonlarda neden bu kadar yaklaşmıyorum göğe o zaman? Yeterince istersen yaklaşabilirsin, her balkondan, her pencereden ve önüne çıkan her insandan yaklaşabilirsin göğe. Bunlar hep kırmızı defterli kızla sarı defterli kızın işleri diye düşünüyor gömlekli ve bir zamanlar şapkalı adam. Bir zamanlar şapkalı çünkü şapkasını sarı defterli kıza kaptırmış. Kaptırmış mı? Şapkayı mı? O balkonda bir gariplik olduğundan hep. Yoksa şapkadaki tavşan da masanın karşısında oturuyor. Gökteki balkonda tam yüz yirmi altı yıl yüküyle dört köşe büyücünün kim olduğunu merak ediyor. Acaba üstümüzdeki yıldızlar bize gülüyor mu? Acaba -artık-şapkalı-kız-ın göğe bakınca yıldızların arasında Venüs'e doğru uzandığını gördüğü o çizgiler yıldızların bize gülme şekli mi? 

Başka balkonlar gökyüzüne bu kadar yakın mı bilmiyoruz. Gömlekli adam şapkasını mı kaptırdı bilmiyoruz. Yüklerinin tam yüz yirmi altı yıl olup olmadığını bilmiyoruz. Balkon mu gökyüzüne yakın kafaları mı bilmiyoruz. Yıldızlar bize gülüyor mu bilmiyoruz. Büyücü kim bilmiyoruz.

Bir gün bilirsek de bizim kadar deli olmayan kimseye söylemeyeceğiz.


Mumlarınızı yakmayı unutmayın,

Sonunda siz de gökyüzünün kollarına geleceksiniz.


Yazar yazdıklarına inanmayı bıraktığı an büyü bozulur. Oyuncu ruhlar da bir bir kendilerini fazla ciddiye almaya başlayıp bu amaca hizmet etmeyi bırakırlar. 


Bahsi geçen delilerden birinin notu: No drugs were abused in the process of writing this.

Gölgeleme: And the Bad Seeds

  Göğsünün derinliklerinde bir yerlerde saklamak zorunda kaldığın tüm o güzel hisleri düşün. Küçükken takmak istediğin ama sana gülmesinler ...